ZAZACA‘NIN KÖKENİ VE KONUMU VE ETNİK KÖKENİ İLE DİLİN İLİŞKİSİ
Ludwig PAUL1
1. Bu sunumda her şeyden önce aşağıdaki soru ve sorunlar ele alınacaktır:
− Zazaca bağımsız bir dil olarak nasıl tanımlanabilir?
− Zazaca’nın yakın akraba olduğu Kürtçe’yle olan ilişki oranı nedir?
− Zazaca’nın kültürel, sosyal vs. açıdan Kürtçe’yle olan dilsel ilişkisinden ne anlaşılır?
2. Aşağıdaki soyağacı, çok basit bir model olarak İrani dillerin de dahil olduğu Hint-Avrupa dilleri arasındaki akrabalık ilişkilerini gösterir:
Hint-Avrupa Dil Ailesi
1 Prof. Dr. Hamburg Üniversitesi İranoloji Bölüm Başkanı
3. Batı İrani dillerinden olan Farsça, Kürtçe ve Zazaca’nın akrabalık derecesi nasıl “ölçülür’’?
Öncelikle bu hususlara dikkat edilmelidir:
- “Dil” ve “lehçe” arasında hiçbir kesin ve “doğal” sınır yoktur. Bir dilin iki varyantı kültürel bir bağlamda lehçe olarak, diğer bir bağlamda büsbütün ayrı diller olarak da tanımlanabilir. “Dil ve lehçe” sorusu, tanımlamalara ve özelliklere bağlı olarak kısmen keyfi olabilir.
- “Dil veya lehçe? ” sorusunu cevaplamak için, bilimsel olmayan yayınlarda sık sık izole olan faktörler birbiriyle karşılaştırılır, örneğin; tek sesler veya tek tek gramatik olgular. Bu, dil akrabalığı ilişkisinin belirlenmesi için güvenilir bir yöntem değildir.
- Sözde Türk dilbilimcilerinin bu tür çalışmalar çerçevesinde Kürtçe’nin, Türkçe’nin bir lehçesi olduğunu “kanıtlamak” için özellikle olumsuz bir metodik rol modeli olarak, benzer kelimelerin sayısı temelinde, daha önceki girişimleri vardır.
- Kürtçe ve Zazaca konuşanların birçoğu Türk Cumhuriyeti’nin ağır biçimde ideolojik şekillenmiş eğitim sisteminde yetiştiklerinden ötürü, bu ideolojiyi ve sistemin kötü uygulamalarını tabiri caizse anne sütü gibi emmişlerdir ve bu nedenle kısmen bugün onların ana dillerinin akrabalık ilişkilerini “objektif bir mesafe”yle düşünmeleri zordur.
4. Aşağıdaki kıstaslar, iki dil arasındaki akrabalık ilişkisinin bilimsel incelenmesi açısından büyük önem kazanmıştır:
- “Ses kanunları”nın incelenmesi (yani bir dilin ses sisteminin düzenli tarihsel gelişimi).
- Dilbilgisel özelliklerinin gelişimi.
- Bu incelemede dil tarihsel açıdan iki dil arasındaki “benzerlikler”den, köke dayalı ortaklılar ile ortak yenilemeler arasındaki ayrımı yapmak özellikle önemlidir.
- Önemli ve kalıcı olanı, dillerin tarihsel evrimini karşılaştırma yöntemidir: Sağlam bir yöntem olmadan bilim olamaz. Sağlam bir yöntem sadece İranoloji, Hint-Avrupa dilbilimi veya benzeri dallarda birkaç yıla dayalı bir eğitim çerçevesinde öğrenilebilir. Bu eğitim, Eski İrani Diller; Orta Farsça, Partça, vb. gibi dillerin araştırılmasını da içermelidir.
- Bilimsel dil karşılaştırmasının temel bir özelliği ve temel bir sorunu, gerekli yöntemin uygulanmasında oldukça soyut olmasıdır; bu genel nüfus içinde bilginin yayılmasını zorlaştırmaktadır.
- Bu yöntem olmadan herhangi bir dil karşılaştırması ancak önbilimsel bir
I. Uluslararası Zaza Dili Sempozyumu 21
benzerlikler listesi olarak kalır ve bundan geçerli bir çıkarım elde edilemez.
5. Farsça, Kürtçe ve Zazaca dillerinin kendi aralarındaki tarihi sesbilimsel ve dilbilgisel ilişkisi, benzerlik ve farklılıkları, aşağıdaki iki tabloda ve batı İran dillerinin diğer bir soyağacında gösterilmektedir:
| Farsça | Kürtçe | Zazaca |
|
Idg. *g’- | dān- | zān- | zān- | „bilmek“ |
Idg. *dw- | dar | derī | ber | „kapı“ |
Idg. *tr- | sē | sē | Hīrē | „3“ |
Şimdiki Zamanın Çekimi:
Farsça | mī-bar-am | „ben götürüyorum“ |
Kürtçe | dı-b-ım | „ben götürüyorum“ |
Zazaca | b-en-ā | „ben götürüyorum“ |
6. Tablolar ve soyağacın amacı şu hususları netleştirmektir:
- Farsça şimdiye kadar en eski veya yazılı olarak aktarılan belgeli Batı İran dilidir ve bu nedenle dilin tarihsel evrimi üzerine araştırmalar için büyük önem taşımaktadır.
− Kürtçe dilsel olarak günümüzde Farsça ve Zazaca arasında yer almaktadır.
− Eski zamanlarda Zazaca, Kürtçe’den daha uzaktı; ancak son zamanlarda (yaklaşık son binyıllık süreçte?) Kürtçe’ye yakınlaşmıştır.
7. Şimdi bütün bu dilbilimsel, dilin tarihsel evrimi ve metodik olgular bağlamından ne gibi sonuç çıkarılabilir?
Dil-etnik köken ilişkisi üzerine aşağıdaki temel gerçekler söylenebilir:
− Dil ve etnik köken arasındaki ilişki karmaşıktır. Bu ilişki; kültür, din, tarih, siyaset ve daha pek çok faktöre bağlıdır. Dil ve etnik köken uyuşmayabilir!
− Gerçekte, son birkaç yüzyılda Zazaların birçoğu, etnokültürel bir topluluğun içinde Kürtlerle bir arada yaşıyorlardı ve bu yüzden dilsel, kültürel, vs. olarak giderek yakınlaştılar (Bu, özellikle Kürt-Zaza bölgelerinde yaşayan Sünni Zazalar için geçerlidir.)
− Zazaca bağımsız bir dildir; ancak bu nedenle Zazalar kültürel ve etnik bilincinde kendilerini yine de Kürtler gibi hissedebilir.
− Türkiye her zaman çok uluslu bir devletti, burada farklı etnik gruplarda bir karışım gerçekleşmiştir.
− Milliyetçi ideolojiler tek dilli bir ulus ister, amaç birleştirme ve asimilasyondur: Bundan sakınılmalıdır.!
8. Hepimizin için önemli olan nedir?
− Kürtçe ve Zazaca’yı korumak: Her ikisinin varlıkları ciddi olarak Türkiye'de tehdit altında bulunmaktadır.
− Kürtçe’nin ve Zazaca’nın lehçe çeşitliliğini korumak.
− Zazaların ve Kürtlerin kültürel zenginliğini korumak.
− Kürtler ve Zazalar arasındaki benzerlikleri, dostluğu ve saygıyı korumak.
− Hiç kimseyi bir şeye zorlamamak: Kim Kürtçe konuşmak ve yazmak istiyorsa, bunu yapabilmeli; kim Zazaca konuşmak ve yazmak istiyorsa, o da bunu yapabilmelidir.
− Herkes kendi kimliğini belirleyebilmelidir. Kendini tanımlarken Kürt olduğunu hisseden Zazalar, Kürtlere dâhildir; kendilerini bağımsız bir etnik topluluk olarak gören Zazalara da aynı şekilde saygı gösterilmelidir.
I. Uluslararası Zaza Dili Sempozyumu 23
9. Kürtler ve Zazalar için dillerinin standardizasyonu arzu edilen bir hedef olarak görülebilir. Bu amaçla dikkate alınması gerekenler:
− Bu iyi bir hedeftir; ancak bu hedefe ulaşmak çok uzun zaman (Standart Almanca birkaç yüzyılda oluşmuştur.) alabilir.
− Bu hedefe sadece ortak çaba ve zorlama olmadan ulaşılabilir (istenilen dil veya dil şeklinde yazma özgürlüğü önemlidir).
10.Genel Bakış
Zazalar geçmişte farklı tarihsel durumlarda ve değişen ideolojik belirtiler altında sürekli “kendisinin” olarak algılanan kültürel değerleri ve siyasi hedefleri için çaba harcadılar. 1920’li yıllarda Sünni Zazalar ağırlıklı olarak din güdümlü Şeyh Sait ayaklanmasında halifeliğin savunması için öncü bir rol oynadılar. Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra birçok, özellikle Alevi Zazalar, Alevi olarak yüzyıllar süren dini ayrımcılığı aşmak için laik Türk milletinin devlet ideolojisine döndüler. 1970’li yıllarda birçok politik olarak aktif Zazalar Sol hareketine bağlandı ve 1980 askeri darbesinden sonra hapse girdiler veya sürgüne gönderildiler. Avrupa sürgününde Zazalar, 1980’li yıllarda Türk Cumhuriyeti’nin onları sadece siyasi değil, aynı zamanda kültürel değerlerden de yoksun bıraktığını fark etti ve başlangıçta bilgi eksikliğinden dolayı ‘’Kürt’’ başlığı altında kendi kültürünün ve dillerinin farkına vardılar. 1990’lı yıllardan beri, Zazalar kendi özelliğinin ve dil ve kültür değerlerinin daha da bilincine vardılar. Aynı zamanda Alevi Zazalar, neredeyse unutulmuş dini geleneklerini yeniden keşfetmeye başladılar.
Bugünkü Zazalar’ın bir bölümünün kültürel ve dilsel kimliklerinin daha fazla tanınması için çabası, kısmen yeni bir sonucu belirsiz karmaşık bir dilsel-kültürelsosyal-politik çatışma durumunda ilginç bir gelişme gösteriyor.
Daha önceden farklı olarak bu eğilim, Bingöl ilinde siyasi destek almakta ve bu nedenle Türkiye’deki azınlıkların kültürel tanınma çabasına önemli ivme kazandırabilir.
Zazalar ve Kürtler arasında bu gelişmeden dolayı uzlaşmaz çelişki oluşturulmaz, tıpkı Zazalar ve İslam, Zazalar ve Alevilik ya da Zazalar ve Türkiye arasında uzlaşmaz bir çelişki oluşmayacağı gibi. Benim görüşüme göre, kader Kürtleri ve Zazaları birbirine bağlamıştır: Ya her iki dil ve kültür hayatta kalacaktır ya da hiçbiri. Eğer her iki dil toplulukları ortak çabalamaz ve birbirlerine destek vermezlerse, Türkiye’de gerçek bir tehlike vardır ki er ya da geç her iki dil ölecektir.